Dişlerin etrafında yer alan yumuşak dokular yani diş etleri ve altındaki sert doku olan kemik dokusunun tedavisiyle ilgilenen bilim dalı olan periodontoloji; diş eti hastalıkları ve tedavisi olarak bilinmektedir. Periodontal hastalıklar, diş eti ve dişleri destekleyen kemik dokuları da etkileyen iltihabi hastalıklardır. Periodontal hastalıklar, erken dönemde teşhis edildiklerinde tedaviye kolay ve başarılı bir şekilde cevap verir.
Diş eti hastalıkları belirti vermeden ilerleyebilir. Böyle durumlarda genellikle ağrı hissedilmez. Mevcut iltihabın ilerlemesi sonrasında eğer hastalık tedavi edilmezse dişlerin boylarının uzamasına bazen de dişlerin kaybına ve dişi destekleyen kemiğin erimesine neden olur.
Diş Taşı Nedir?
Gıda artıklarının yeterince uazaklaştırılamaması durumunda kalan besin artıkları tükürük ile birleşerek zamanla kalsifiye olur ve diş taşlarının meydana gelmesine neden olur. Diş taşı oluşumu, diş eti hastalıklarının ana nedenidir. Diş taşlarının temizlenmesi herhangi bir ağrı hissedilmeden ortalama 30 dakikalık sürede bitirilmektedir.
Diş Eti Çekilmesi
Ağız hijyeni bozulduğunda yani ağızda bakteriyel plak ve diş taşı varlığında diş eti cebi dediğimiz patolojik durum başlar. Eğer ağız hijyeni hala sağlanmazsa alttaki kemik dokusu rezorbe olmaya yani erimeye başlar, sonunda da diş eti çekilmesi dediğimiz olay oluşur. Diş eti çekilmesi çok ileri seviyeye ulaşırsa alveol kemik desteği çok azalacağı için dişler sallanır ve hiç çürük olmasa bile dişler kaybedilir. Hatta yetişkinlerde diş kayıplarının %70 sebebi bu nedenle oluşmaktadır.
Uygun hazırlanmamış kaplamalar, köprüler, taşkın dolgular da bakteri plağının birikimine neden olabilmektedir. Taşkın bir dolgu ya da porselenin kenarında sürekli olarak gıda birikmesi sonucu, plak ve diş taşı oluşumu meydana geleceği için kemik kaybına, böylece diş eti çekilmesine neden olabilmektedir. Bu tip durumlarda, öncelikle o bölgedeki restorasyon uygun hale getirilmelidir.
Ayrıca çeşitli anatomik yapılar da diş eti çekilmesine neden olabilir. Özellikle ön iki keser dişin hemen yukarısında yer alan ve diş etinden dudağın iç kısmına kadar uzanan kas bağlantısının fazla güçlü olması durumlarında da, o bölgede lokal diş eti çekilmeleri görülebilir. Bu bağlantı küçük bir operasyonla düzeltilerek durumun ilerlemesi durdurulur. Bu işleme frenektomi adı verilir.
Diş Eti Hastalığının Belirtileri
- Fırçalama sırasında ya da kendiliğinden kanayan dişetleri
- Koyu kırmızı, şiş ve aşırı hassas diş eti
- Dişetlerinde kaşınma hissi
- Bazı durumlarda dişetleri arasından gelen iltihabi akıntı olması
- Zaman içerisinde dişlerin aşırı sallanması
- Diş eti çekilmesi ve dişlerin sallanması
- Kötü ağız kokusu ve kötü tat
Diş eti hastalıklarının en önemli nedeni kötü ağız hijyeni nedeniyle oluşan şeffaf ve yapışkan bir özelliğe sahip olan bakteri plağıdır. Dişlerin yeterince temizlenmemesi ya da temizlenmesine engel olabilecek çeşitli faktörler neticesinde dişler üzerinde kalan besin artıkları bu plağın oluşmasına neden olur. Düzenli fırçalamama ve diş ipi kullanılmaması durumunda tükrüğün içindeki minerallerin plak üzerine çökelmesiyle diş taşı ya da tartar olarak bilinen yapılar oluşur. Bunun yanında bazı sistemik hastalıklar örneğin diabet gibi, kullanılan ilaçlar, kötü yapılmış kaplama ve dolgu kenarları, vitamin eksiklikleri, sigara kullanımı, genetik faktörler, hormonal değişiklikler ki buna bağlı olarak gebelik de dahil, radyoterapi gibi bölgenin kanlanmasını bozan dış etkenler gibi faktörler sayılabilir.
Diş Eti Hastalığının Genel Nedenleri
Stres: Stres vücut direncini düşürür ve diş eti enfeksiyonlara karşı mücadelede yetersiz savunmaya neden olur. Ayrıca stres, diş gıcırdatma ve diş sıkma sonucu diş etlerinin çekilmesine neden olmaktadır.
Genetik yatkınlık: Diş eti hastalıkları bulunan kişilerin %30’unun ailesinde bu sorunların yaşandığı belirlenmiştir.
Sigara kullanımı: Doku hasarına sebep olan sigara alışkanlığı aynı zamanda tedavide yaraların geç iyileşmesine yol açmaktadır.
Kötü beslenme ve obezite: Vücudun bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için tüketilen besinlere dikkat edilmesi gerekir.
Vitamin eksiklikleri: Vücutta K, C, B12 vitaminleri, folik asit ve niyasin eksikliği diş eti kanamalarına neden olur.
Sert yapılan diş fırçalama: Dişlerin sert fırçalanması, diş etlerinde kanamalara ve mine yüzeyinde aşınmalara yol açabilir.
Gebelik dönemindeki hormonlar: Hamilelik sürecinde hormonal değişime bağlı olarak diş etlerinde şişme ve kanama sorunları oluşabilir.
Yanlış ve kalitesiz yapılan diş protezleri: Diş etlerine baskı yapacak kron köprü, dolgu, protez gibi yapılar diş eti sorunlarının yaşanmasına neden olabilir.
Lösemi, iskorbüt, diyabet rahatsızlıkları: Bu rahatsızlıklar diş etlerinde kanama eğilimini arttırarak enfeksiyonlara neden olabilir.
Diş Eti Hastalıkları Nasıl Önlenir?
Diş eti hastalıklarının önlenmesinde, günde en az iki kere doğru diş fırçalama ve diş ipi kullanımı gerekmektedir. Diş hekimine düzenli aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük ağız bakımı işlemleri diş taşı oluşumunu en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipi veya diğer temizlik araçları ile ulaşılamayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi mevcut diş plağı ve/veya diş taşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.
Diş Eti Hastalıklarının Tedavisi
Diş eti hastalığının başlangıç aşamasına gingivitis denir. Dişetleri hafif kırmızı, bazen kanamalı ve şişmiş olabilir. Diş eti hastalığının bu döneminde tedavi, dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diştaşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını takiben günlük etkin bir ağız bakımını kapsar. Bu işlem diş etinde iltihaba neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sağlar.
Diş eti hastalıklarının ileri aşamalarında ise diş taşı temizliğinin üzerine küretaj ve gerekli ise flap operasyonları planlanarak diş eti hastalığı kontrol altına alınır. Bu tedavinin amacı dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diş taşlarını temizlemek, cebin büzülerek eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sağlamak ve daha kolay temizlenebilir bir diş eti formu oluşturmaktır.
Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak diş hekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diş taşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Diş eti hastalıkları kendi kendine, antibiyotik, gargara, vitamin vb. tedavilerle iyileşmez. Mutlaka bir diş eti hastalıkları uzmanı tarafından tedavi edilmesi gerekir.
Diş eti Estetiği (Pembe Estetik) Nedir?
Diş etlerinde yapılan estetik çalışmalara pembe estetik adı verilmektedir. Diş estetiğini tamamlayan unsurlar arasında diş etlerinin sağlıklı olması, rengi ve diş etinin dişle olan seviyesi akla gelir. Bu uyum bozulduğunda pembe estetik bozulabilir. Diş etinde estetik amaçlı girişimlerden önce, diş etinin sağlıklı olması gerekmektedir. Sağlıklı diş etleri görünümüyle pembe renkte, yüzeyi hafif pütürlü ve kanamasız olmalıdır. Şiş halde olan kızarık ve kanaması olan diş eti varlığında, tedaviden önce mutlaka diş etlerinin tedavi edilmesi gerekir. Bazı durumlarda diş etlerinin fazlaca görünmesi kişiler tarafından estetik bir problem olarak yorumlanabilir. Bu gibi durumlarda diş etlerinin düzenlenmesine yönelik tedaviler yapılmaktadır. Anatomik yapıya göre tedavi edilecek diş eti miktarı önceden belirlenerek hastalara gösterilir. Tedaviler cerrahi ya da cerrahi olmadan çözülebilir, tedavi sırasında anestezi yapılacağı için herhangi bir ağrı hissedilmemektedir. Tedavi sonrası hekiminizin tarif edeceği özel antibakteriyel gargaralar kullanılmalıdır. Ayrıca fırçalama teknikleri, beslenme önerilerine de uyulmalıdır.
Diş Hekimliğinde Medikal Botoks ve Dermal Dolgu Uygulamaları
Gülerken üst diş ve diş etleri fazla görünen ancak cerrahi ve diş tedavisinden çekinen hastalarda medikal botoks ve dermal dolgu uygulaması yapılabilmektedir. Burun kanatlarının yan sınırından 3-5 mm yanlara yapılan botoks enjeksiyonu ‘dişetleriyle gülümseme’ sorununuza çare olabilmektedir. İşlem sonrası hastalar çalışma ve günlük hayatlarına aynı şekilde devam edebilmektedir. Doğru olarak uygulanıldığında şişlik ve morluk görülmeyen bu işlemin sonuçları 2-3 gün içinde başlar. 2 hafta içinde tamamen etkisi gözlemlenir. Üst dudağın yetersiz olduğu durumlarda dermal dolgu uygulaması ile de dudağa hacim kazandırılarak gülüş tasarımı yapılabilmektedir.