Ağız ve diş sağlığı ile ilgili sıkça sorulan soruları yanıtlıyoruz.
Eğer diş kaynaklı ise çürük tedavisi, dişeti tedavisi ve hastaya doğru fırçalama tekniklerinin öğretilmesi sonucu rahatlıkla tedavi edilebilir.
Bir diş hekiminin muayenesi sonucu ağız kokusunun diş kaynaklı veya sistemik bir hastalık sonucu olup olmadığı rahatlıkla ayırt edilebilir.
Evet, kompozit dolgu kullanılan tedavilerde bazı durumlarda basit hassasiyetler olabilmektedir. Bir süre sonra bu hassasiyetler geçer.
Dolgu yapılan dişlerde de çürük meydana gelebilir. Ancak bu durumun oluşmaması için gerekli temizlik ajanlarının kullanılması ve düzenli kontrollerin yapılması gerekmektedir.
Kompozit dolgu materyallerindeki teknolojik gelişimler ile metal dolgulara göre daha dayanıklı, uzun ömürlü ve estetik sonuçlar alınabilmektedir.
Hayır, düzenli kontroller yapıldığı sürece ve yeni diş çürükleri tespit edilmediği takdirde gerekmemektedir.
Kompozit dolguların yapım aşamasında dolguların sertleştirilmesi için halojen ışık kaynağı kullanılır. Bu ışık lazer değildir.
Anestezi yapılacağı için hasta herhangi bir ağrı hissetmez.
Diş dokusu kan beslenmesi olmadığından daha zayıf olarak görülse de iyi bir restorasyonla uzun süre ağızda kalabilir. Özellikle kanal tedavisi yapılan dişlerin düzenli olarak kontrol ettirilmesi gerekir.
Normal şartlarda kanal tedavisi sırasında antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Ancak ileri enfeksiyon varlığında antibiyotik verilebilir.
Başarılı bir kanal tedavisi sonrası ağrı oluşumu beklenmez. Ancak tedavi sonrası ortalama 2 hafta süresince çiğneme sırasında ağrı olabilir. Ancak ilerleyen zamanlarda dişte çeşitli sebeplerden iltihap gelişebilir ve dişin tekrar tedavisi gerekir.
Tedavi boyunca tedavisi yapılan dişin olduğu bölgede kuruyemiş ve benzeri sert yiyeceklerden ve sakız gibi yapışkan gıdalardan uzak durulmalıdır. En çok diş kırıkları seanslar arasında görülmektedir. Tedavi seansları arasında geçici dolgunun düşmemesine dikkat edilmelidir.
Sağlıklı diş etleri pembe renkte, yüzeyi hafif pütürlü ve kanamasız olmalıdır.
Ağızda bulunan milyonlarca bakteri ağız kokusunun ana nedenidir. Ağız içindeki sıcak, nemli koşullar bu bakterilerin büyümesi için ideal bir ortam sunar.
Diş taşı temizleme işlemi tamamen uygulanabilir ve sıkıntısız bir işlemdir. Doktorlar tarafından kesinlikle önerilen bu durum diş sağlığı ve diş etlerinin güçlenmesi için atılan önemli bir adımdır.
Hayır, herhangi bir ağrı hissedilmemektedir.
Hayır, ileri diş eti hastalıklarında, diş taşı temizliğinin yanı sıra diş eti ameliyatları ya da bazı özel durumlarda diş eti küretaj işlemleri de gerekebilmektedir.
Tedavi sırasında anestezi yapılacağı için herhangi bir ağrı hissedilmemektedir.
Operasyon sonrası doktorunuzun reçete edeceği ilaçlar sayesinde ağrı duyulmamaktadır.
Doktorunuzun belirttiği önerilere dikkat etmeniz beklenmektedir. Antibiyotik ve özel ağrı kesiciler reçete edilmişse mutlaka kullanılmalı, özellikle ilk 2 gün aşırı sert yiyeceklerden kaçınılmalı, aşırı sıcak besinler kanamaya sebebiyet vereceği için tüketilmemelidir. Diş eti operasyonları sonrasında dikiş kullanılmışssa dikişlere zarar vermemeye özen gösterilmelidir.
Evet, kontrolsüz meydana gelen diş eti çekilmeleri ileri boyutlara ulaşırsa dişler kaybedilebilir.
Çekilme tedavileri lokal anestezi altında çeşitli cerrahi işlemlerden oluşmaktadır. Tedavi sırasında herhangi bir ağrı hissedilmez ancak tedavi sonrası mutlaka hekiminizin önereceği ilaçlar alınmalıdır.
Hamilelik sürecinde hormonal değişime bağlı olarak diş etlerinde şişme ve kanama sorunları oluşabilir.
Diş eti büyümeleri yoğun diş taşı ve plak varlığında iltihaba bağlı oluşabildiği gibi, hamilelik ve puberte gibi hormonal değişimler, taşkın dolgular, ağız solunumu ve ortodontik braketlerin irritasyonları sonucunda da oluşabilmektedir.
Mevcut iltihabın ilerlemesi sonrasında eğer hastalık tedavi edilmezse dişlerin boylarının uzamasına bazen de dişlerin kaybına ve dişi destekleyen kemiğin erimesine neden olur.
Tedaviler cerrahi yada cerahi olmadan çözülebilir, ancak tedavi sırasında anestezi yapılacağı için herhangi bir ağrı hissedilmez.
Tedavi sonrası hekiminizin tarif edeceği özel antibakteriyel gargaralar kullanılmalıdır. Ayrıca, fırçalama teknikleri, beslenme önerilerine uyulmalıdır.
Hayır, anatomik yapının bozulmaması gerekmektedir. Tedavi edilecek diş eti miktarı önceden berlirlenerek hastalara gösterilir.
Dişetini anatomik yapısına göre dikiş kullanılabiir. Bazı durumlarda sadece lazer kullanılarak da tedavi yapılabilir.
Yirmi yaş dişlerinin çekimi genellikle cerrahi operasyon şeklinde olmaktadır. Çekimi takiben Doktorunuzun önerisi ile antibiyotik ya da ağrı kesici kullanılabilir. Çekim sonrası uygulanacak soğuk kompres çekim bölgesinde oluşabilecek şişliğin önlenmesinde oldukça etkilidir.
Çekim sonrasındaki ilk gün basınçlı tükürme, diş fırçalama, şiddetli çalkalama, pipet kullanma veya gargara yapılmamalıdır. Yumuşak besinler tüketilmelidir. Her besin tüketimi ve diş fırçalamanın ardından doktor tarafından önerilen antiseptik gargaralar kullanılmalıdır. Ağrı kesici ilaçlar ve eğer önerildiyse antibiyotik düzenli kullanılmalıdır. İyileşme sürecini bozacağından dolayı için ilk 48 saat sigara içilmemelidir.
Etkili ve yeterli bir anesteziyle ağrısız bir şekilde yapılır. Diğer cerrahi işlemlerde olduğu gibi önerilen antibiyotik, ağrı kesici ilaçlar ve antiseptik gargaralar kullanılır.
Sistemik olarak sağlıklı her bireye uygulanabilir. Ancak aşırı sigara içen bireylerde kanlanma az olacağı için beklenilen kemikleşme tam olarak meydana gelmeyebilir. Ayrıca son 6 ayda radyoterapı, kemoterapi ve by pass geçirmiş hastalara konsültasyon yapılarak tedavi girişimine karar verilir. Akut sinüzit durumlarında uygulanmaz.
Cerrahi sonrası kemik oluşumu için ortalama 5-6 ay beklenmesi uygundur.
Baş, kulak, çene-yüz ağrıları, kulak çınlaması, çene ekleminden ses gelmesi, zamanla ağız açmada kısıtlılık, ağrı veya kaymalar şeklinde kendini gösterebilir.
Çene eklemi uzmanı hekimin belirlediği tedavi protokolü ile basit tedaviler ortalama 2-3 haftalık kontrol periyotları ile tamamlanmakta, ileri tedavilerde ise 6 aya varan takip süreleri gerekebilmektedir.
Alt yada üst çeneye tasarlanmış sert plaklar, ultrasound tedavileri, ilaç tedavisi, biofeedback, artrosentez yapılabilmektedir.
Mevcut belirtilerin ileri aşamalarda daha ciddi problemler oluşturmaması için tedavi edilmelidir.
Hayır, aksine tavsiye edilmemektedir.
Diş sıkma ve gıcırtdatma, yanlış yapılmış diş tedavileri, çene ve ya başa alınmış bir darbe, stres, travmatik gömük diş çekimleri, diş eksiklikleri, diş düzensizlikleri, anatomik bozukluklar, sistematik rahatsızlıklardan kaynaklanabilmektedir.
Hastalardan alınan ölçüler sonucunda hazırlanan özel apareylerle bireyler oluşabilecek zararlara karşı korunmaktadırlar.
Hayır, günümüz tedavi koşullarında hiçbir şekilde diş sıkma veya gıcırdatma alışkanlıkları tamamiyle yok edilememektedir.
Evet, tedavi edilmediği zaman ileride çene kitlenmesi, ağrı veya seslerde artma meydana gelebilmektedir.
Diş beyazlatma diş minesine zarar vermez. Diş yapısına etkisi bir bardak kola içmenin verdiği etkiyle eşittir.
Diş beyazlatmanın kalıcı bir yan etkisi yoktur. Beyazlatma işlemi uygulaması esnasında ve uygulandığı gün dişlerde hassasiyet ve hafif ağrılar görülebilir. Bu hassasiyet kalıcı değildir, birkaç gün içinde kaybolur.
En çok tercih edilen beyazlatma kombine tipi beyazlatmadır. Klinikte hekim kontrolünde istenilen beyazlık sağlandıktan sonra hastaya evinde pekiştirme veya idame ettirme amaçlı verilen plak ve jellerle en etkili sonuç sağlanır.
Hasta ağız bakımına ve hijyenine özen gösterdiği ve düzenli kontrollerine geldiği müddetçe elde edilen sonuç en az 1 ila 2 yıl arası devam eder. Uzun yıllar boyunca beyazlatma yapmadan önceki haline geri dönmez.
Gülüş tasarımı, öncelikle kendi gülümseyişinden estetik olarak memnun olmayan bireylere ve dişhekiminin muayenesi sonucunda ağız, diş ve dişetlerinde estetik ve medikal sorunlar, düzensizlikler tespit edilen kişilere yapılan uygulamalardır.
Tedavi süresi her kişide yapılacak uygulamalara göre farklıdır. Genellikle ortalama 1 hafta ile 10 gün arası bir sürede tedavi tamamlanır. Yalnız ortodonti, implant uygulaması gibi tedaviler planlandıysa tedavi süreleri uzayabilir.
Gülüş tasarımı kişiye özel olduğundan, her kişiye farklı uygulama veya uygulamalar yapılır. Dişhekiminin hastayı muayenesi ve yaptığı tetkikler ve koyduğu tanılar sonucu hastanın şikayetleri de göz önüne alarak her hastanın ağız ve diş yapısı, yüz hatları, ten rengi, diş rengi, diş şekli, dudak yapısı, dişeti yapısı değerlendirmeleri sonucu farklı uygulamalar yapılabilir.
Bunlar; estetik lamina uygulamaları, full seramik kaplamalar, zirkonyum kaplamalar, porselen dolgu(bonding) uygulamaları, diş eksikliği varsa gerekirse implant uygulamaları, dişeti seviyelendirme uygulamaları, dişetleri çok fazla görünüyorsa diş boyu uzatma uygulamaları, estetik diş dolgusu, botoks ve dermal dolgu, aşırı çapraşıklık durumlarında ortodontik tedaviler, detertraj ve diş beyazlatma gibi tedavi şekilleridir. Hastanın estetik ve medikal problemlerine göre bunların biri veya birkaçı beraber uygulanabilmektedir.
Gülerken üst diş ve diş etleri fazla görünen ancak cerrahi ve diş tedavisinden çekinen hastalara medikal botoks ve dermal dolgu uygulaması yapılabilmektedir.Burun kanatlarının yan sınırından 3-5 mm yanlara yapılan botoks enjeksiyonu “dişetleriyle gülümseme” sorununa çare olabilmektedir. Üst dudağın yetersiz olduğu durumlarda dermal dolgu uygulaması ile de dudağa hacim kazandırılarak gülüş tasarımı yapılabilmektedir.
İşlem sonrası hastalar çalışma ve günlük hayatlarına aynı şekilde devam edebilmektedir.Doğru olarak uygulanıldığında şişlik ve morluk görülmez.
Medikal botoks etkisi 2-3 gün içinde başlar. 2 hafta içinde tamamen etkisi gözlemlenir. Dermal dolgu etkisi ise yapıldığı anda görülür. Etkisi her iki işlemde de kalıcı değildir. Medikal botoks etkisi 4-6 ay, dermal dolgu etkisi ise ortalama 1 yıl sürer.
Gülüş tasarımıyla herkese kendi ağız yapısının sahip olabileceği en uygun gülümseyiş tasarlanabilir.
Genellikle kanal tedavisi görmüş veya ileri derecede çürümüş dişlerde çürük temizlendikten sonra geriye kalan sağlam diş dokusunun klasik dolgu matertali ile restore edilemeyeceği durumlarda tercih edilebilir.
Porselen dolgular model üzerinde hazırlandığından dolayı istenilen anatomik form sağlanabilmektedir. Ayrıca klasik dolgu materyaline göre aşınmalara ve çiğneme basınçlarına daha dayanıklıdır.
Aşırı çiğneme kuvvetlerin geldiği durumlarda porselen materyali kırılabilir.
Evet, kompozit dolgulara göre daha estetik ve sağlamdır.
Evet, doğal dişin rengine göre istenilen renk ayarlanabilir.
Porselen lamina diş tedavisi hemen hemen herkese uygulanabilir. Ancak çene bozuklukları, tırnak yeme, kalem ısırma gibi alışkanlıklar ileri derecede diş eti çekilmesinin mevcut olduğu durumlarda uygulanmamalıdır.
Diş yüzeyinde çok az veya hiçbir aşındırma gerektirmeden diş yüzeyine uygulanır. Dişlerdeki kırık, çatlak, büyük dolgular ve renklenmeler rahatlıkla tedavi edilebilir. Dişler arasındaki aralıklar hem estetik hem de doğal bir görünüme sahip olacak şekilde restore edilebilir. Lekenmeye ve aşınmalara karşı dirençlidirler.
Ölçü alındıktan sonra 5-7 gün içeresinde hazırlanabilmektedir.
Tedavi sırasında anestezi yapılacağı için ve tedavi sonrasında geçici dişler yapılacağından ağrı hissedilmez.
Tırnak yeme alışkanlığı olanlarda, diş gıcırdatma gibi parafonksiyonel alışkanlıkları olanlarda, aşırı çene bozuklukları ve diş harabiyeti olan hastalarda uygulanamaz.
Laminalar özel yapıştırıcılar kullanılarak yapıştırılır. Düşme riski yok denecek kadar azdır.
İyi bir bakım uygulanır ve rutin kontroller yapılırsa çok uzun yıllar kullanılır.
İleri derecedeki renleşmiş dişlerin tedavisinde, ayrık veya çapraşık, dönük dişlerde, rengi ve yapısı bozulmuş eski dolgulu, aşırı madde kaybı olan dişlerin restorasyonlarında, arka grup dişlerde köprü veya kaplama olarak, ön grup implant üstü protezlerde ve gülüş estetiğini düzenlemekte kullanılabilir.
Evet, diş renginde olacağı için metal destekli porselenlere göre daha estetiktir. Zirkonyum kuronların metal-seramik kuronlara göre birçok avantajı bulunmaktadır.
- Özellikle estetik gerektiren ön bölge dişlerinde ışık geçirgenliği sayesinde zirkonyum doğal bir görüntü vermektedir. Metal-Seramik kuronlar ne kadar iyi yapılırsa yapılsın tam estetik bir sonuç elde etmek zor olabilmektedir.
- Metal-Seramik kuronlarda mekanik simantasyon yapılmaktadır. Zirkonyum kuronlarda ise dual siman denilen mekanik ve kimyasal yapıştırıcılar kullanılmaktadır. Tutuculuğu arttıran bu yöntemde dişin düşerek kırılması gibi kötü sürprizlerle karşılaşılmamaktadır.
- Metal-Seramik porselenlerde alt yapıda kullanılan nikel, bazı hastalarda alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. Zirkonyum’da kullanılan malzemeler ağız içi dokularla tamamen uyumludur.
- Metal-Seramik porselenlerde görülebilen diş-dişeti sınırındaki koyu renkli çizgi Zirkonyum kuronlarda görülmemektedir.
- Dişeti çekilmelerinin olduğu vakalarda metal-seramik kuronlar kötü bir görüntü oluştururken zirkonyum kuronlarda böyle bir risk söz konusu değildir.
Canlılığını yitirmemiş, doğumsal doku, şekil ve pozisyon bozukluğu bulunan dişlere uygulanabilir.
Özellikle aşırı diş sıkan ve gıcırdatma yapan hastalara uygulanması tercih edilmez.
Dişlerin preparasyonu yapıldıktan sonra alınacak ölçü ile ortalama 7-10 gün içerisinde tedavi tamamlanmış olacaktır.
Hekiminizin tavsiye edeceği beslenme diyeti önem taşımaktadır. Tedavi seansları arasında mutlaka geçici dişler olacağı için herhangi bir problem yaşanmamaktadır.
Diş fırçalama, diş ipi kullanımı, köprü altı temizleme ipi seçimiyle full seramik porselenlerin temizlikleri yapılabilmektedir.
Restoratif, kanal tedavisi, çene cerrahisi, diş eti hastalıkları, implant tedavilerinde uygun endikasyonlarda kullanılmaktadır.
İmplant uygulamalarının bazı aşamalarında, diş etini açmak için lazerden faydalanılır. Böylece hiç kesi yapmadan ve dikiş kullanmadan kanamasız müdahale mümkün olur. Sadece lazer kullanılarak impalnt uygulaması pratikte uygulanan bir teknik değildir.
Diş etinin kesilmesi veya şekillendirilmesi sırasında lazer kullanılması doku iyileşmesini daha hızlı hale getirmektedir. Böylece beklemeye gerek kalmadan protetik tedavilere hızlıca geçilebilmektedir.
Klasik dolgu tedavisi işlemlerinin yanı sıra farklı özelliklerdeki lazerler ile de diş çürükleri temizlenebilmektedir.
Evet, özel lazerler uygun endikasyonda kullanıldığında beyazlatmanın kalıcılığını arttırabilmektedir.
Evet, çürük temizlenmesinde ve yapılacak restorasyonun hazırlık aşamasında dişe müdahele edileceği için anestezi gerekebilir.
Normal bir diş tedavisinden daha farklı bir maliyet çıkmamaktadır.
Bir kamera yardımı ile dişin bütün koordinatlarının dijital ortamda kopyalanıp kaydedilmesi ve porselen malzemenin el değmeden CAD CAM cihazlarında işlenmesi ve dişe tam uyumlu bir restorasyonun elde edilmesidir.
Yeni gelişen teknolojiyle birlikte tıbbın bütün dallarında olduğu gibi dişhekimliğinde de çok hızlı ilerleme kaydedilmektedir. CAD CAM sistemi de dişhekimliğinde daha hassas sonuçlar alınmasını sağlayan yeni bir teknolojidir.
Diğer diş tedavilerinde kullanılan uyuşturma yöntemleri ile yapılabilmektedir. Cerrahi bir işlem olması sebebiyle operasyon sonrası birkaç gün ağrı hissedilebilir ancak ağrı kesicilerin gideremeyeceği bir ağrı olmaz.
İmplantlar doğrudan kemiğe bağlandığından ömürleri uzundur. Ancak hastanın ağız bakımına özen göstermesi, periodik kontrollerini aksatmaması gereklidir.
Bütün tedavilerde olduğu gibi implantlarda da başarısızlık yaşanabilmektedir. Literatürde; implant tedavilerinin %98 inde başarı ifade edilmektedir. Eğer hastanın önemli bir sistemik hastalığı yok ise, başarı şansı çok yüksektir.
Eğer hastanın kemik yapısı uygunsa, uygun yerlere implantlar yerleştirilerek, sabit (hiç çıkmayan) veya hareketli (takıp çıkarmalı) bir protez yapılabilir.
Sigara bütün vücuda zarar verdiği gibi dişetlerinin de iyileşmesini geciktirebilir.
Titanyumdan üretilen implantlar insan vücudu ile uyumludur. Alerji riski yaratmazlar.
Sistemik hastalığı olan, radyoterapi ve kemoterapi alıp bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, kontrolsüz diabet hastaları hariç herkese uygulanabilir. Hastada yeterli kemik saptanamadığı durumlar olabilir. Bu durumda önce kemik altyapısı oluşturulur.
Her bir implantın uygulanması yaklaşık 10-15 dakika sürer.
İmplant operasyonu kısa sürmekle beraber üst yapı denilen zirkon kaplamaların yapılması için ortalama alt çenede 2 ay, üst çenede 3 ay beklenir. Yeterli kemik yapısı saptanamadığı durumlarda ek işlem yapılmışsa bekleme süresi 6 ayı bulabilir.
Çocuklarda ilk diş muayenesi, 6 aydan itibaren ilk süt dişi sürmeye başladığı andan itibaren yapılmalıdır. Genellikle ilk olarak alt çene, ön kesici dişler sürer.
Çocuğunuzun ağzında sürmüş olan bütün dişler muayene edilir, çürük varlığı tespit edilir, dil, damak, dudak gelişimi kontrol edilir. Eğer çürük varsa dolgu yapılır, çürüğe yatkın bölgeler koruyucu dolgu ile (fissür örtücü) kaplanır.
Çocukların her 6 ayda bir dişhekimine gitmeleri önerilmektedir. Eğer çocukta çürük riski fazlaysa bu süre 3 aydır.
İlk muayenede en önemli olan çocuğun dişlerinde veya ağız içinde herhangi bir problem yaşamadan dişhekimine gitmesidir. Böylelikle çocuk dişhekimini tanıyacak, sadece sohbet edecek, korkulacak bir şey olmadığının farkına varacak, ve dişhekimine alışacaktır.
Dişhekimliği, korkuyla en çok özdeşleştirilen mesleklerden biridir. En azından çocuğun ilk muayenesine kadar ebeveynler korkularını belli etmemeleri, dişhekimliği ile ilgili olumsuz düşüncelerini çocuğa hissettirmemelidirler.
Pedodontistler ilk diş muayenesinde çocuğunuzu korkutmadan oyunlar oynayarak diş hekimine alıştırır. Pedodontistlerin bu yaklaşımı çocukların diş hekimi fobisini kırmasına yardımcı olur.
Çocuğun süt dişleri 6 ila 12 aylıkken sürmeye başlar ve genellikle 24 30 aylık iken bütün süt dişleri çıkmış olur. 6 yaşından itibaren karmaşık dişlenme dönemi başlar ve ağızda hem sürekli dişler hem de süt dişleri birlikte bulunur. 12 – 13 yaşlarında sütün dişlerin tamamının düşmüş olması beklenir. Eğer süt dişleri zamanından önce kaybedelirse sürekli dişlerin çekim boşluklarına kayması sonucu çapraşıklıklar oluşur ve ortodontik tedavi gerekebilir.
Bu yüzden süt dişlerinin takip edilerek belirtilen yaşlara kadar ağızda kalması sağlanmalıdır.
Fissür örtücü uygulaması azı dişlerinin en çok çürüyen çiğneyici yüzeylerinin girinti ve oluklarının akışkan koruyucu dolgu maddesi ile örtüldüğü koruyucu bir diş tedavisidir. Burada amaçlanan çürümesi zor , fırçalaması kolay alanlar oluşturmaktır.
Azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerine pedodontistler tarafından yapılır.
Hiçbir zararı yada yan etkisi bulunmamaktadır.
Dişin en dış kısmı olan mine fluor ile güçlendirilerek diş yapısını çürüklere karşı daha dirençli hale getirmek amaçlanır.
Fluor vernik uygulamasında, özel olarak hazırlanan fluor preparatları temizlenen diş yüzeylerine özel fırçası yardımıyla sürülür.
Fluor jel uygulamasında ise özel olarak hazırlanan fluor kaşıklarıyla uygulama yapılır.
Doğru şekilde ve doğru dozda uygulandığında hiçbir yan etkisi yoktur.
Tedavi yaşının da kişiden kişiye değiştiği gibi tedavi süresi de problemin karakterine göre değişiktir. En kısa tedavi süresi 6 aydır. 1-2 yıl süren tedaviler çoğunluktadır. 3-4 yıl süren tedaviler de olabilir.
İki çeşit ana tedavi yöntemi var diyebiliriz. Kişinin kendisinin takıp çıkarabileceği hareketli apareyler ve dişlere yapıştırılan sabit apareyler.
Ortodontik tel kullanmadan özel şeffaf plaklar yardımıyla ortodontik tedavi mümkündür. Birçok vakada uygulanmasına rağmen, sizin için uygun olup olmadığına dişhekiminizin karar vermesi gerekir.
Dişlerde var olan çapraşıklıklar, hem mevcut dişler ve dişetlerinin sağlığını tehlikeye atmakta hem de estetik olarak sorun teşkil etmektedir. Ancak ortodontik tedavi de uzun süreli olması ve de takılan tellerin estetik olarak hoş bir görüntü vermemesi sebebiyle, birçok kişinin kaçındığı bir tedavi şeklidir.
Gelişen teknoloji sayesinde, gri renkli, metal braket ve tellerin yerini şeffaf ve ancak yakından bakıldığında görülebilen teller almıştır. Böylelikle hastalar estetik kaygı duymadan tedavilerini tamamlayabilmektedir.
Evet, ortodontik tedavi gerektiren herkese şeffaf diş teli uygulanabilir.
Solunduğunda korku ve kaygıları ortadan kaldıran, sakinleştirici etki yaratan bir gazdır. Gülme gazı olarak bilinen bu gaz, dünyada özellikle ABD ve Avrupa’da başta diş hekimliği olmak üzere birçok medikal alanda yaygın olarak uzun yıllardır kullanılmaktadır.
Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda KESİNLİKLE güvenilirdir. Toksik etkisi yoktur ve kullanımdan sonra çok kısa bir sürede hiçbir etki bırakmadan vücuttan uzaklaşır.
- Hasta açısından rahat ve güvenli bir ortam yaratması yanında, korku hissini tamamen giderir, anksiyeteyi ortadan kaldırır.
- Ağrı eşiğini yükselterek ağrıyı hissetmemenizi sağlar.
- Diş hekimi stresinin ortadan kaldırılması ve istenmeyen reflekslerin önlenmesi ile hekim açısından son derece rahat bir çalışma ortamı sağlar.
- Özellikle korkuya eğilimli çocukların belleklerinde derin izler bırakacak psikolojik travmaları engeller.
- Bazı kalp hastaları ve yüksek tansiyonlu hastalarda lokal anestezi ortamının daha rahat tolere edilmesini sağlar.
Diş Hekimliği uygulamalarını kabullenmekte zorlanan ve aşırı direnç gösteren çocuklarda sedasyon en iyi çözüm olabilmektedir.
Çocukların diş tedavileri sırasında yaptıkları aşırı el ve kol hareketlerini azaltmak, ağrı eşiğini yükseltmek, randevu zamanlarına karşı toleransını yükseltmek konuları bilinçli sedasyonun hedefleri arasındadır.
Farklı desenlerdeki ve hoş aromalı burunluk alternatifleri çocukların sedasyonu kolay kabullenmesini sağlamaktadır.
Sedasyon, hem erişkinlerde hem de çocuklarda son derece güvenli olarak kullanılabilmektedir. Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Diş tedavisi işleminin süresine göre ek dozlar verilebilir. Tek seansta birçok diş tedavisini yapmak mümkündür. (implant, dişeti ameliyatları, çekimler,dolgular gibi)
İşlem bittikten kısa bir süre sonra hasta evine gidebilecek duruma gelir.
- Hasta açısından rahat ve güvenli bir ortam yaratması yanında, korku hissini tamamen giderir, anksiyeteyi ortadan kaldırır.
- Ağrı eşiğini yükselterek ağrıyı hissetmemenizi sağlar.
- Diş hekimi stresinin ortadan kaldırılması ve istenmeyen reflekslerin önlenmesi ile hekim açısından son derece rahat bir çalışma ortamı sağlar.
- Özellikle korkuya eğilimli çocukların belleklerinde derin izler bırakacak psikolojik travmaları engeller.
- Bazı kalp hastaları ve yüksek tansiyonlu hastalarda lokal anestezi ortamının daha rahat tolere edilmesini sağlar.